Bizans İmparatorluğu’nda zeytinyağı, sadece günlük yaşamda değil, ruhani pratiklerde de merkezi bir role sahipti. Ayinlerde kandillerde yakılan yağlar, sadece aydınlatma işlevi görmezdi; Tanrı’nın ışığının yeryüzüne inişi olarak sembolize edilirdi. Özellikle vaftiz törenlerinde, kutsal sayılan zeytinyağıyla bebeklerin alnına ve göğsüne işaretler çizilirdi. Bu eylem, bireyin ruhen arınması ve Tanrı tarafından korunmaya alınması anlamını taşırdı. Ayrıca, keşişlerin zeytin hasadı yaparak manastırların yağ ihtiyacını karşılaması, bu ürünün kutsallığını daha da artırıyordu. Zeytinyağı, böylece hem maddi hem manevi dünyada bir bağlayıcı unsur haline gelmişti.